Page 3
The Islamic Bulletin
The Purpose Of Life
Eğer buraya geldiğiniz için sebepsiz yere siz-
in her birinize yüz dolar verirsem, sonda en azın-
dan “Teşekkür Ederim” dersiniz. Ancak, gözleriniz,
böbrekleriniz, beyniniz, hayatınız, nefesiniz, ve çocuk-
larınızla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bunlara ne dersin?
Bunları sana kim verdi? O, övgü ve teşekküre layık
değil mi? O senin ibadetine ve Onu tanımana layık
değil mi? Yani özetle, bu hayatın amacı ve hedefi var
ablalarım ve abilerim.
Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
“Ben cinleri ve insanları sırf Beni tanıyıp yalnız Bana
ibadet etsinler diye yarattım.”
(Kur`an 51: 56)
Yüce Allah ne dedi. Yani bu hayatta amacımız
Yaratıcını tanımak ve Yaratan’a minnettar olmaktır.
Yaradana ibadet. Yaratıcıya kendimizi teslim etmek ve
bizim için belirlenmiş olan yasalara uymak. Özetle,
bu ibadet demektir. Bizim yaşam amacımız da budur.
Ve bu ibadet sırasında yaşam ve ölüm arasında yeme,
içme, giyinme, çalışma, eğlenme... ne yaparsak yap-
alım bu sadece arz etmektedir. İbadet için yaratıldık
- bu bizim yaşam amacımızdır. Bilimsel ya da analitik
olan birisi bile bu amaç ile ilgili aynı fikirde olduğuma
inanıyorum. Kendi içlerinde başka gizli amaçları ola-
bilir, ama kendileri ve Yüce Allah arasında uğraşmak
zorunda oldukları bir şey var.
Şimdi konumuzun ikinci yarısı üzerine geçelim.
İslam hakkında ne biliyorsun? İslam hakkında ne
duymadın şimdiye kadar? Müslümanların ne gibi
eylemlerinin şahidi oldun, çünkü İslam ve Müslüman-
lar arasında bir fark var. Tıpkı bir erkek ve bir baba
arasında fark olduğu gibi. Çocuğu olan bir adam - bir
babadır, ama baba olmak büyük bir sorumluluktur.
Eğer bir erkek bu sorumlulukları yerine getirmiyorsa,
mutlaka iyi bir baba değildir. İslam’ın kural ve düzeni
var. Eğer bir Müslüman bu kuralları ve emirleri yerine
getirmiyorsa, demekki o, iyi bir Müslüman değildir.
Böylece Müslümanlar tarafından İslam mukayese edil-
mez.
Biz “İslam” ve “Müslümanlar” terimlerini
oldukça sık duyuyoruz. Ve İslam ve Müslümanlar
hakkında süreli yayınlar, okul ders kitapları ve üniver-
sitelerde bisürü şeyler okuduk. Medya yoluyla yanlış,
yanıltıcı ve maksatlı yanlış bir çok şey duyduk ve
gördük. Ve bu yanlış ve yanlışların bazı Müslüman-
ların kendileri tarafından devam edildiğini itiraf
etmeliyim. Henüz beş milyar insan var bu dünyada
ve her beş kişiden biri Müslüman! Bu dünyada beş
kişiden biri Müslüman! Bu ansiklopedi, ya da al-
manak, ve ya baka bileceğimiz diğer kaynaklardan
doğrulamak için bir istatistiktir. Nasıl oluyorda beş
kişiden birinin Müslüman olduğu bu dünyada, biz
İslam hakkında bişeyler bilmiyoruz? İslam hakkın-
da gerçekler. Bu dünyada beş kişiden birinin Çinli
olduğu gerçeğini söylesem, beş kişiden birinin Çinli
olduğunu dünyada bir milyar Çinli var! Daha sonra
Çin ve Çin ile ilgili coğrafi, sosyal, ekonomik, siyasi,
felsefi, tarihsel faktörler olduğunu biliyoruz! Neden
İslam hakkında bilmediğimiz bu kadar şey var?
Ortak bir kardeşlik içine birçok farklı ülkeden
ve bu evrensel yapılandırmanı birleştiren ne?
Kardeşim Yemen’de bir erkek ya da kıza ne yapar, ve
ben amerikalıyım. Ve Eritreden, benim erkek veya
kız kardeşim bu kardeşi yapar. Ve Endonezyada baş-
ka kardeşi kardeşim yapar. Ve Afrika’dan kardeşim.
Ve Tayland’dan bir tane kardeş daha. Ve İtalyadan,
Yunanistandan, Polonya, Avusturya, Kolombiya,
Bolivya, Kosta Rika, Çin, İspanya, Rusyadan, ve ben-
zeri bir çok ülkelerden... Ne onları benim kardeşim
yapar?! Biz farklı kültürel ve psikolojik kökenliyiz! İs-
lamdaki kucaklamalar ve otomotik olarak kardeşlerin
bize katılmasının anlamı nedir? İnsanlığın büyük bir
hissesi tarafından izlenen bu hayatda yanlış yoldan
doğru yola gitmenin özellikleri nelerdir?
Bazı gerçekleri size anlatmaya çalışacağım.
Sana daha önce de söylediğim gibi, çünkü eğer baş
aşağı cam koyduysam ve üzerine su döktüysem,
asla bir bardak su getir söylesen bile o suyu sana
getirmem mümkün değil. Doğru tarafı yukarı olmak
zorundadır. Gerçekleri anlamak için tek neden değil,
daha çok hoşgörü, duyduğun bişeyler, takdir ve
gerçeği kabul etmek, hırs ve yetenek bir arada ol-
malı.
‘İslam’ kelimesi teslimiyet, teslim ve itaat an-
lamına gelir. Yüce Allah’ın yasasına teslimiyet, boyun
eğme ve itaat demektir. Sen ‘Allah’ diyebilirsin. Sen
‘Yaratıcı’ diyebilirsin. Sen Ona ‘Yüce Tanrı’, ‘Yüce
Kuvvet’, ‘Al-Akil’ söyleyebilirsin – bunların hepsi
Onun isimleri.
Müslümanlar Allahın ismini arapça söylüyor,
çünkü Allahın arapçada başka hiçbir ifadesi yoktur.
Allah kelimesi başka şeylerin yaratıcıları için kul-
lanılamaz. İnsanlar “Yüce” sözü içinn kullanılan diğer
sözleri başka şeylere de uygularlar. Örneğin, “Yüce
dolar”. “Oh, karımı seviyorum, en iyisi o!” ya da, “O
dünyanın en güçlü adamı”. Hayır, hayır, hayır, hayır...